Sade Sunumlar ile Etkilemek için 3 Yöntem
Bir sunum yaparken, dinleyiciler herhangi bir anda sadece tek bir kanaldan gelen aktarıma odaklanabilirler. Bir başka deyişle, siz slaytlarınızı gösterirken ya sizi dinlerler ya da slaytlarınızda yazanlara bakarlar, ama aynı anda her ikisini yapamazlar.
Moleküler biyolog ve Beyin Kuralları kitabının yazarı John Medina’nın, insan dikkati üzerine ilginç bir görüşü var:
“Konu bir şeye dikkat etmemiz olduğunda, aynı anda birden fazla şeye odaklanabildiğimiz fikri gerçeği yansıtmıyor. Beyin, doğal olarak herhangi bir anda sadece tek bir alana odaklanır. Tabii ki yürürken aynı zamanda konuşabilirsiniz, veya siz bir kitap okurken beyniniz vücudunuzun gerekli işlevlerini yönetir. Bu tabii ki aynı anda birden fazla şey yapabilmektir. Ancak benim burada bahsettiğim, bir şeye dikkat etmek söz konusu olduğunda beynin bir anda sadece tek bir yere odaklanabilmesidir.”
Eğer sunum yaparken PowerPoint, Keynote veya benzeri bir görsel yazılım kullanıyorsanız, dinleyicilerinizin sizin gösterdiklerinizi neredeyse anında kavrayabileceğinden emin olun. Bu sayede, onlar sizin görsel mesajınızı hemen algılayabilirler ve sizi dinlemeye devam edebilirler.
Slaytlarınızı tasarlarken, onların araba ile hızlıca yanından geçtiğiniz reklam tabelaları olduğunu düşünün. Bu tabelalarda verilen bilgileri sürücülerin algılamaları için yaklaşık sadece 3 saniyelik süreleri var. Siz araba kullanırken çok kalabalık içeriği olan bir reklam panosunun yanından geçerseniz ona ne kadar dikkat edebilirsiniz? Benzer şekilde sizin de yapmanız gereken, dinleyicilerinizden çok fazla beyin gücü talep edecek kalabalık içerikler yerine, konuşmacı olarak size odaklanabilecekleri sade görseller hazırlamaktır.
Slayt tasarımlarınızda sadelik elde etmek için kullanabileceğiniz üç yöntem:
1) Slaytlarınızda hareket alanı yaratın.
Sunum programı ile gelen standart şablonlar yerine, tamamen boş slaytlar ile tasarıma başlayın. Standart şablonlar genellikle sizden metin halinde başlık ve alt başlıklar isteyen şekilde açılırlar. Tam bir felaket senaryosu! Tamamen boş bir slayt ile başladığınızda, oraya yerleştireceğiniz her bir nesnenin bir amaca hizmet etmesini sağlayın. Şirket logonuzun gerçekten her slaytta yer alması gerekiyor mu? Hazır şablon ile gelen ve havada uçuyormuş gibi görünen renkli kutulara gerçekten ihtiyacınız var mı? Eğer slayt üzerinde yer alan herhangi bir şeyin konuşmanıza kattığı bir anlam yoksa, onu kaldırın ve hareket alanınızı genişletin.
2) Büyük, daha büyük düşünün.
Slaytların üzerine metin kutuları yerleştirirken, kelime sayısının az ve karakter boyutunun mümkün olduğu kadar büyük olmasına özen gösterin. Büyük bir salonda sunum yapıyorsanız, slayt üzerindeki her şeyin en arka sıradan bile kolayca okunabilmesi gerekir. Aksi halde insanlar sunumunuzdan kopacaklardır. Serif olmayan ve boyu 30pt’den az olmayacak şekilde, çıkıntıları olmayan (sans-serif) yazı tipleri tercih edebilirsiniz (Arial, Century Gothic, Corbel, Tahoma, Verdana, vb.).
3) Slaytlarınızı sadeleştirdikten sonra birazcık daha sadeleştirin.
Eğer mevcut bir sunum dosyası üzerinden gidiyorsanız, slaytlarınıza teker teker yakından bakın ve kaldırmanız halinde konuşmanızın anlamını olumsuz etkilemeyecek nesneleri silin. Buna rağmen yine de kalabalık yaratan slaytlarınız varsa bu tarz slaytları ikiye veya üçe bölün ve bilgileri adım adım aktarın. Bu sayede dinleyiciler onlara aktardıklarınızı daha kolay sindirebileceklerdir. Slayt sayısının artmasından endişe etmeyin. Kolay anlaşılır ve anlamı olan bir sunum yaptığınız zaman kimse neden fazla slayt kullandınız diye size kızmayacaktır. Aksine, kalabalık slaytlar ile onların beyinlerini haşlamadığınız için size olan sevgileri artacaktır!